Başarılı bir arabuluculuk süreci, tüm bu özelliklerde bir denge oluşturulmasını gerektirir. Bu nedenle, başarılı bir arabulucunun aşağıda sıralanan özelliklerin hangilerinin kendisinde mevcut olduğuna ve hangilerini geliştirmesi gerektiğine ilişkin öz-farkındalığa sahip olması beklenir.
Arabulucu tarafsız, önyargısız olmalı ve silahların eşitliği ilkesine uygun davranmalıdır. Tarafsızlık hem arabuluculuğun taraflarına hem de uyuşmazlık konusuna ilişkin olmalıdır. Arabulucu taraflardan ve uyuşmazlık konusundan etkilenmeden ve taraflarda bu şekilde bir intiba uyandırmadan süreci yürütüp uyuşmazlığın çözümüne yardımcı olmaya odaklanmalıdır. Bunu gerçekleştirebilmesi için arabulucunun, çatışma veya uyuşmazlık konusunu tarafların olumsuz kişisel özelliklerinden ayırabilmesi gerekir.
Arabulucu her şeyden önce iyi bir dinleyici olmalıdır; çünkü dinlemek arabulucunun tarafların ihtiyaçlarını ve kararlarını daha iyi anlamasına yardımcı olur. Ayrıca dinlemek, arabulucunun tarafların tümüne eşit mesafede olduğu mesajını verir ve taraflardan birini diğerine tercih etmeyip, yansız kalmayı sağlamış olur. Çok konuşan değil, çok dinleyen, süreci iyi ve doğru bir şekilde yönetebilir.
Arabulucu hem esnek düşünebilmeli hem de süreci yürütürken esnek olabilmelidir. Arabulucunun esnek olması demek, değişime ve çeşitliliğe açık olması demektir. Bir tarafın uyuşmazlık konusuna veya bir alt soruna ilişkin durum değişikliğinin etkilerini algılayıp bu değişikliği derhâl gündeminde uygun yere almalıdır. Arabulucu, çözülmesinde güçlük çıkan ve gündeminde ön sıralarda yer alan bir alt sorunu daha arka sıraya alabilmeli, bu şekilde görüşmelerin düğümlenmesinin önüne geçecek esnekliği göstermelidir. Aynı zamanda arabulucu, bu anlamda yaratıcı olabilmelidir. Zira iletişim sürecinin yönetimi arabulucudadır ve çözüme giden yol esnekliği gerektirmektedir.
Arabulucu, süreci yürütürken tarafların kolayca anlayacağı açıklıkta kendisini ifade etmeli; tarafların her birinin kendisini anladığından emin olmalıdır. Aksi hâlde, sürecin ilerlemesinde güçlükler çıkacak; taraflar yorulacak veya sıkılacaktır. Anlama ve odaklanma konusunda yaşanan güçlükler tarafların dinleme becerilerini de olumsuz yönde etkilemektedir. Anlam, mesajın çıktığı yerde değil, mesajın ulaştığı yerde oluşmaktadır. Davranışların altında yatan nedenler fark edilirse, birey kendini ve diğerlerini anlayabilir; bakış açısını değiştirebilir, sorunlarına gerçekçi çözümler üretebilir, kendini ve diğerlerini etkili bir biçimde yönetebilir. Davranış mekanizmalarını anlamaktan uzak öneriler, davranışı yönlendiremez.
- Süreci Yönetme Becerisine Sahip Olmak
Arabulucunun süreci iyi ve doğru bir şekilde yönetebilmesi, öncelikle kendisini bireysel olarak iyi tanıması, arabuluculuk süreci ve oturumları başlamadan önce iyi bir hazırlık yapması ile başlar. Daha çok uygulama yapıldıkça deneyim kazanılır ve süreci yönetmekte daha başarılı olunur. Bu bakış açısı, öncelikle arabulucunun görüşmelerin her aşamasında tarafları aktif bir biçimde dinlemesi ile de yakından ilgilidir. Aktif dinleme yapmak, süreci doğru yönetmenin ilk adımıdır. Sürecin diğer en önemli adımı da etkin soru sorma teknikleri ile devam etmektir. Arabulucu, inisiyatif alarak soru sorma yöntemiyle süreci yönlendirmelidir. Bu hem sürecin ilerlemesi hem tarafların makul ve esnek olması hem de sürece katılmalarının teşvik edilmesi açısından önemlidir.
- Bir Anlaşmazlığın Dinamiklerini ve Karmaşıklığını Hızlı Bir Şekilde Anlama Becerisine Sahip Olmak
Arabulucu, uyuşmazlık konusunu ve onun altında yatan çatışma sebeplerini kısa sürede anlayabilecek ve bunlara doğru müdahale edebilecek bilgi, anlayış ve tecrübeye sahip olmalıdır. Arabulucu, çözüm sürecinde danışman veya bilirkişi gibi bir role sahip değildir; bilgi ve tecrübesine dayanarak bir karar vermeyecektir. Arabulucu, deneyim kazandıkça ne kadar karmaşık olursa olsun uyuşmazlığın dinamiklerini kavrayarak somut olayın gerekliliklerine uygun hızlı adımlar atabilir. Deneyim, zamanla ve pek çok uygulama yaparak kazanılan bir özelliktir. Bu nedenle sabırlı olunmalı, çalışılmalı ve gerektiğinde deneyimli bir arabulucu ile eş arabuluculuk yapılması düşünülmelidir.
- Dürüst ve Güvenilir Olmak
Arabulucu, tarafların kendisine ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olan arabuluculuk yöntemine güveni tesis etmelidir. Bu, sürecin başlangıcında ilk yapılması gereken hususlardan biridir. Bu sebeple arabulucu, sürecin başından sonuna kadar dürüst olmalı, tarafların güvenini zedeleyecek hareketlerden kaçınmalı ve geçerli bir mazereti olmadığı sürece verdiği sözleri mutlaka yerine getirmelidir.
Arabulucu, eleştirilere açık olmalı; kendisi ve yöntemle ilgili eleştirilere yapıcı yaklaşmalıdır. Taraflarca yapılan eleştirilerin her zaman yerinde olması gerekmez; ama bazen bu eleştiriler, arabulucunun bazı noktalarda kendisini geliştirmesine yardımcı da olabilir.
- Uygun (Ayrımcı Olmayan) Bir Mizah Anlayışına Sahip Olmak
Arabuluculuk sürecine ciddiyet hâkimdir; ancak arabulucunun mizah anlayışına sahip olması ve özellikle görüşmelerin yapıldığı bağlama uygun mizahın kullanılması sürece olumlu katkılar sağlayabilir. Görüşmelerin içeriğine uygun bir mizah kullanımı gerilimi azaltmakla birlikte, iş birliğini teşvik edici bir özellik de taşımaktadır. Arabulucunun mizah konusunda dikkat etmesi gerekenler açısından öncelikli olan “yerindelik” ilkesidir. Uygun olmayan bir mizah kullanımı tarafları ortamdan ve konudan uzaklaştırabilir.
Arabuluculuk zorlu bir süreçtir, zaten kolay olsa idi taraflar bir arabulucuya ihtiyaç duymazlardı. Bu nedenle, arabulucu süreci, büyük bir sabırla yürütmelidir. Hem birlikte hem de birebir görüşmelerde taraflara karşı sabırlı davranmak, onları acele ettirmemek gerekir. Taraflar dinlenilmek, anlaşılmak ve anlatmak isterler; bunların yapılması sabır ve zaman gerektirir. Sabır, arabulucuda bulunması zorunlu bir erdemdir.
- Empatik Anlayışa Sahip Olmak
Arabulucu, her bir tarafa empati göstermeli; yani tarafın deneyimi, davranışları ve duygularını, önyargılı olmadan, değerlendirmeden veya bunlara itiraz etmeden, anladığını ortaya koymalıdır. Dolayısıyla, taraflara anlayışla yaklaşılmalıdır. Empatik anlayışa sahip olabilmek, görüşme süresince arabulucunun kendisini tarafların yerine koyarak ve onların içerisinde bulunduğu toplumsal koşulları değerlendirerek ne gibi duygular içinde olduğunu hissetmeyi / anlamayı gerektirir. Empatik anlayış gelişiminin üç temel aşaması:
1) Başkasının ayakkabısını giymeyi (köprü kurmak)
2) Eşitsizlikleri ve farklılıkları dikkate alarak kişinin dünyasını, kavramlarını anlamayı ve
3) Kişinin anlam dünyasını keşfederek dışarıdan bir bakışla karşılık vermeyi içerir.